.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Kelam ilminin üç önemli görevi vardır:
a- Dini İnançların Beyanı
b- Dini İnançların İspatı
c- Dini İnançları Savunmak ve Şüphelere Cevap Vermek
Bun görevlere istinaden; Kelam, inançları açıklayan, ispat eden ve şüpheler karşısında onları savunan ilimdir.
Kelam ilminin belirgin bir konusu yoktur ve ele alınan meseleleri konu değil, amaçlar ve görevler belirler.
Bu ilme kelam denilmesinin sebepler;
a- İnsanın konuşma ve delil sunma kabiliyetini güçlendirmesi.
b- Eski akaid kitaplarında konuların, kelam fi'l cebr, vb. unvanlarla başlaması.
c- İslam’ın ilk dönemlerinde bu ilimde matrah olan en önemli konunun, İlahi kelamın mahlûk olup olmadığı mevzusu olması
Kelam ilminin Müslümanlar arasında konu edilmesinin temel sebebi ve ana kaynağı, Kur’an’ın emirleri ve Peygamber’in (s.a.a) ve Hz. Ali’nin (a.s) sözleridir. Ama resmi olarak ilk kelam medresesi, hicri 1. yüzyılın ikinci yarısında Hasan Basri tarafından kurulmuştur.
Kelam ilminin yayılmasının ve gelişmesinin en önemli faktörleri, Kur’an ve Ehlibeyt’in öğretileridir. Bunların yanı sıra; farklı din ve görüşlerden insanların İslam’ı kabullenmesi, diğer dinlere mensup insanların Müslümanlarla iç içe yaşaması, İslam âleminde Zenadika (zındıklar) adında bir grubun doğması vb. faktörler de etkili olmuştur.
Son zamanlarda dini inançlar aleyhine ortaya atılan yeni şüpheler, kelam konularında önemli ölçüde değişimlerin yaşanmasına sebep oldu. Bu değişimler o kadar büyüktü ki, bazıları Kelam-ı Cedid adında yeni bir ilmin doğduğu fikrine kapılmıştır. Ancak bazı düşünürler, kelam ilminin tek bir ilim olduğunu ve bu ilme yeni konuların eklendiğini kabul eder.
* * *
Kelam İlminin Tarihçesi ve Ortaya Çıkmasında Etkili Olan Faktörler
Kelam ilminin ne zaman ortaya çıktığını dakik olarak söylemek, alanında uzman insanlar için zor bir iştir. Ama açık olan şey; hicri 1. yüzyılın ikinci yarısında cebr (gerekircilik), ihtiyar (irade) ve adalet gibi bazı inanç konularının Müslümanlar arasında tartışıldığıdır. Bu konuların gündeme getirildiği ilk resmi medrese, Hasan Basri’nin (h.k110) ders meclisleridir. Zamanla kelam konularının iyice yaygınlaşması sonucu, Havariç, Mütezile, Mürcie, Cebriyye, Kaderiyye ve Cehmiyye gibi farklı kelam fırkaları ortaya çıkmaya başladı. Bu fırkaların inanç esasları, ‘Fırak ve Mezahib’ veya ‘Milel ve Nihal’ ilimlerinde ele alındığından konumuz dışındadır.
Bir başka bakış açısıyla şöyle söylenebilir;
“Eğer kelam ilminden maksat, dinin inançların delillendirilmesi metoduysa bu ilmin başlangıç noktası; Kur'an ayetleri, Peygamber'in (s.a.a) buyrukları ve özellikle de Hz. Ali'nin (a.s) yer yer delilleriyle dini inançları beyan ettiği sözleridir.”
Kelam ilminin yayılmasında ve güçlendirilmesindeki temel etken, yine insanları körü körüne taklit etmekten men ederek tefekkür ve akıl etme çağrısında bulunan Kur'an ve Ehlibeyt imamlarıdır. Bu iki temel etkenin yanı sıra kelam ilminin yaygınlaşmasında çeşitli faktörlerin de katkısı olmuştur. Örneğin;
1- Farklı din ve görüşlerden insanların İslam’ı kabullenmesi.
2- Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların iç içe yaşaması sonucu insanların diğer dinlere ait inançları tanıması.
3- İslam’a muhalif olan ve Müslümanlarla ilmi tartışmalar başlatan Zenadika (zındıklar) adında bir grubun doğması.
Bu faktörler ve Kur'an-ı Kerim ve Ehlibeyt imamlarının özgür ve bağımsız düşünmeye teşviki, Müslümanlarda kendi inançlarını daha çok araştırmaları gerektiği hissi uyandırdı. Bu nedenle hicri ikinci, üçüncü ve dördüncü yüzyıllarda İslam âleminde seçkin kelam âlimleri ortaya çıktı.
* * *
Kelam-ı Cedid (Yeni Kelam İlmi) Dönemi:
Yakın tarihte, Kelam-ı Kadim karşısında ortaya atılan Kelam-ı Cedid terimi, her geçen gün biraz daha yaygınlaşmaktadır. Bunun sebebi; son yıllarda bazı bilim adamları (çoğunlukla Müslüman olmayan batılı düşünürler) tarafından dini inançlar aleyhinde yeni eleştirilerin gündeme taşınması ve bu eleştirilere cevap vermek için felsefe ve yeni farklı ilimlerle aşina olmak ve onlardan yararlanmak gerekliliğidir.
Bu etken, kelam ilminde değişikliklerin yaşanmasını zaruri hale getirdi. Ancak açıktır ki; bu yenilenmeler, dini inançların değişmesi anlamında değildir. Maksat, yeni şüphe ve eleştirilere uygun cevapların verilmesidir. Ama bu eleştiriler haddinden fazla olduğundan kelam ilmine eklenen yeni cevaplar, kelam konularında önemli bir değişiklikleri ortaya çıkaracaktır. Bu açıdan (yeni şüphe ve cevapları kapsamayan) Kelam-ı Kadim’den farklı olarak şekillenen bu ilim, Kelam-ı Cedid olarak adlandırabilir.
Elbette bazı ilim adamları Kelam-ı Cedid kelimesi yerine, ‘yeni kelami konular’ ibaresini kullanmayı tercih etmiştir. Anlam ve amaç açıklandıktan sonra kelimeler üzerinde tartışmanın pek faydası yoktur.