.
.
Tarihin çeşitli devirlerinde bazı sebeplerden ötürü birbirini boykot eden ve ticari alışverişlerini tamamıyla kesen veya birbirine ambargo uygulayan devletler ve yapılar oldu. Fakat baştan izah edelim ki çok azı hariç günümüzde yapılan boykotların işe yaramadığı gibi inadına; Müslüman dünya iktidarlarının işine geldi. Yani fırsattan istifade sınırsız liman ticareti gibi!
Kimse kusura bakmasın burada çok açık ve net yazacağız bazı şeyleri. Varsın yazı dolayısıyla gözaltı veya hapis verilsin zerre umurumda olmaz!
Yazıyı okuyanlar "iyi de çözüm üret. Nasıl kazanım sağlanacak?" diyeceklerdir elbette. Hepsini kısa yoldan akıcı şekilde aşağıda açıkladık. Fakat yazıyı yazarken kalemimiz yine tutsak kaldı. Korkudan değil. Asla! Aksine utanç ve kederdendir bunların hepsi. Kalemime lanet olsun! Mademki Filistin, Doğu Türkistan ve dünya halkları tutsak; ben de özgür değilim artık! Yüce bir korkağım! Kalemim ve şahsım taklit dahi olsa da aynı tutsaklığı yaşasın istiyorum!
Müslümanlar bilsin ki: İsa’nın (a) geldiği bu kederli dünyanın saray ve şato ahırından hayır gelmez kimseye!
Ve dünyanın bütün mazlumları kalemim size kurban olsun. Ben de tutsak olmak istiyorum sizler gibi:
Yüce Mazlum Kudüs!..
Tarihin en arka raflarından ziyade yakın yüzyıllardan örnek vermek istiyoruz boykot hareketlerine.
Bilindiği üzere kavram, İngiliz iş adamı Charles Boycott'un, İrlanda Toprak Savaşı'nda, kira despotunu başlatması ile meydana geldi. Akabinde çeşitli halk önderleri ortaya çıkıp, halka, bu şişko toprak ağasıyla iletişimi ve ticareti kesmelerini söylediler. Ve kıyam halkta karşılık buldu. Halk, genel grev uygulamaya başladı.
Toplumda tek bir kişi bile Bay Charles Boycott ile ticaret yapmayınca iktisadi olarak yalnız kaldı. Ve böylece sözlüklerde yer alan boykot kelimesi zuhur etmiş oldu.
Kaçarların son dönemlerinde Nâsırüddin Şah Kacar, İngiltere ziyareti sırasında İngiliz yönetiminin isteği üzerine tütün üretiminin, işlenmesinin ayrıca satışı ve ihracat hakkını 50 yıllığına G.F. Talboot firmasına devretti. Bu nedenle İran’daki esnafın izinsiz tütün üretimi ve satışı yasaklandı. Tütün tekelinin bir İngiliz firmasına verilmesi hadisesi tütün üreten, işleyen ve satan geniş bir kesimin işini kaybetmesi demekti. Tabi bu sadece İngiltere değil diğer sömürgeci taifelerin de iştahını kabartıyordu. Ki o yıllarda İran ve Horasan, vahşilerin kanlı sofralarında bölüşülüyordu.
İngiliz Talboot şirketine verilen bu akıl almaz tütün imtiyazı haberi İran’da duyulunca; tüccar bir anda ayaklandı. Birçok şehirde toplu protesto gösterileri yapıldı. İsfahan’da esnaf tütün depolarını ateşe verdi ve ulemânın öncülüğünde büyük gösteriler düzenlendi. Fakat şuraya dikkat edin: Tahran’da Hacı Mirza Hasan Aştiyani tütün içilmesini ve satılmasını boykot eden bir fetva yayımlayınca, Şah, tütün boykotu için fetva yayımlayan Aştiyani’yi sürgüne göndermekle tehdit etti. Bunun üzerine Aştiyani derhal Necef’te bulunan Molla Ayetullah Mirza Hasan Şirazi’den acilen destek fetvası istedi. Molla Şirazi de bir fetva yayımlayarak halka; tütün tüketiminin “Ebedi cehennem azabı cezasıyla ve hatta bugün tütün kullanımı İmam-ı Zaman’la (Mehdi aleyhisselam) muharebedir” çağrısı yapıyordu. Fetva, bir anda İran'da duyuldu. Boykot tamamıyla patlak verdi. İşler daha da çığırından çıktı.
İran'da halk topyekûn fetvaya uydu. Artık tütün, saray ahalisine bile satılmıyordu. Şah’ın hizmetçileri, nargileleri kırıp Şah’ın hareminin önüne yığdılar. Çünkü dinî hareket öyle etkiliydi ki, saraydaki şahın eşleri dahi boykota katılıp nargile şişelerini parçalıyordu. Boykot başarıya ulaşınca Nâsırüddin Şah, İngiliz firmasına 5000 sterlin tazminat ödeyip anlaşmayı iptal etti.
Bu olaydan neredeyse 100 sene sonra yine aynı İran'da İmam Ayetullah Humeyni, devrim sürecinde ortalık yangın yeriyken aniden şöyle bir fetva yayımladı: “İster Amerikalı, İngiliz veya İsrailli her kim olursa olsun; Şah'ın petrolünü işletmeye teşebbüs eden yerli yabancı, bütün işletmecilerin görüldüğü yerde imha edilmesi”...
Bilahare esnaf da boykot çağrısı yapılınca, Tahran'dan Tebriz'e alışveriş ve ticaret durdu. Özellikle kozmetik ürünleri ve diğer mamuller yasaklandı. Boykot ve grevin dehşetini gören ve de boykotu kırmak için daha fazla devrimci kesemeyeceğini anlayan zorba Şah Muhammed Rıza Han ülkeden kaçtı. Devrim nihayete ermişti.
Yıl 1762. İngiltere'nin Doğu'daki en yüksek sömürgesi olan Hindistan'da, Doğu Hindistan Kumpanyası tuz yasasını çıkarıyor. Tıpkı Kaçarlar dönemindeki gibi tütünü vahşice ele geçirenler Hindistan'da da tam 200 küsur sene Tuz tekelini ellerinde bulundurdular. Tarihler 1930'ları gösterdiğinde ise cılız, ayağı çıplak, gözlüklü bir hukukçu halka yürüyün ve sömürgecilerin yasalarını çöpe atın dedi. Ve halk arkasından tarih yazdı. Bu Tuz yürüyüşünü onlar başlattı ve bağımsızlık gerçekten bir Tuz boykotu ile gelmişti.
Ülkemizde ise cayır cayır Siyonist vampir terör rejimi olan İsrail ile ticaret yapanlara karşı çıkanlar, işlerinden olup üzerine bir de dayak yiyorlar. Yetmez medyada sarıklı din âlimleri tarafından “sen misin İsrail ile ticarete kızan?” diye kâfir ilan edilip sonrası malum; vatan haini ilan ediliyorlar.
Pardon hapsedilmeyi de ekleyelim. E bir kere devlete kızıyorlar ya; cehennemle müjdelenseler dahi yeridir! Sonuçta modern devlet demek bir bakıma dünyadaki serbest ticaret “ilahı” demekti!
Başka bir örnek ise Osmanlı ve Avusturya arasında gerçekleşti. Avusturya, 1908'de çeşitli bahaneler ile Bosna-Hersek'i işgal etti. Bunun üzerine Osmanlı'daki en popüler giyim türü olan Fes şapkasının ticaretini askıya aldı. İhracatı ve ithalatı tamamen durdurdu. Hatta gümrüğe gelen gemilerin malları yağmalandı denize döküldü. Sonraki yıllarda Osmanlı ulemâsının bu gibi bazı olaylara binaen de keskin fetvalar verdiği görülüyor.
Bir diğeri boykot ise 1959 yılında Güney Afrika halkının, İngilizlerden, sadece beyazlarla değil siyahilerle de ticaret yapmasını ister. Dikkat ediniz ki, bazı yerlerde İngiliz aktivistler boykota başlar. Gösterilerde 70 küsur insan ölür ve İngiltere dâhil çoğu yerde Apertheid rejimi protesto edilir. Gösteriler sonuç verir ve halk beyaz olmayanlarla da ticarete başlar. İlginç geldi değil mi? Sömürgeciyi protesto eden sömürgeci ülkenin aydınları!
Bizde 90 bin akademisyen var ve belki de 10 tanesi hariç boykotlar veya İsrail ile ticaret konusunda ağızlarını açamıyorlar!
Peki, günümüzde yüzbinlerin "İsrail malı almayın" boykotu neden işe yaramıyor? Baştan dedik açıkça ve korkmadan ifade edeceğiz...
Siyonist haydut rejim, Ortadoğu'da Türkiye ve Suudi Arabistan'dan sonra Batı'ya benzeyen en baş devletler arasında. Özellikle nüfusu bakımından eğitimli ve iktisadi yönden de dünyada ciddi bir statüye sahipler. Üniversite ve iktisadi konuda bizzat devletin ve hukukun ciddi desteği var. Tarihten gelen finansal birikim ile neredeyse Avusturya ve Amerika'nın hâkimi oldular. Ayrıca Azerbaycan ve Ukrayna gibi sözde uydu devletler ise İsrail'e dâhil olmak için deyim yerindeyse sıraya girmiş vaziyetteler.
Müslüman coğrafyanın içinde bir çıban gibi çıkmış bu katil rejime nasıl dur diyecekler?
İktidar yanlısı halklar sırf partimizin (hele bir de iktidarsa) adına zeval gelmesin diye ağızlarını bıçak açmıyor! Hele bir de iktidar yanlısı sözde ulemâ taifesi!
Vallahi bir milyon Filistinli ölse dahi asla ama asla iktidarlarını suçlamayacaklar!
"Ey Musa! Haklısın ama ekmeğimizi Firavun veriyor"... demekten öteye geçemeyecekler!
İslam dünyasında halklarını dinleyen, adalet ve hukuku gözeten gelir dağılımını âdilane yapan kaç ülke var acaba? Ya da iktisadi olarak büyük devletler ile yarışan? Ya da hangi Müslüman ülke iktidarı, halkının tepkilerini kaale alıyor veya hangisi tepeden inmeci değil? Hangisinde hukuk sorunu yok? Hangisi göstermelik olarak medyasında dünyayı tokatlamıyor? Türkmenistan diye bir ülkeyi örnek verelim. Ülke olarak her alanda Kuzey Kore gibi dünyada birinci. Ülke merkezi altın heykel fabrikasına dönüşmüş durumda. Fakat bunlar o ülkede yaşayanlar için değil bizzat iktidar elitizmi için dizayn edilmiş! Hele bir de ucube yasaklarını bir bilseniz! Ya az biraz evvel örtüyü yasaklayan faşist Tacikistan! Ya dünya mafya ve bahis şirketi Azerbaycan! Askeri Firavunlar diyarı Mısır!
Bir ikisi haricinde hangi Müslüman ülkeler NATO diye bir şeytanı barındırmıyor? Hangisi kendi doktoruna, mühendisine, sosyal bilimcisine veya genç dinamik nüfusuna bir futbolcu kadar değer veriyor? Hiçbiri ama hiçbiri!
Sabaha kadar burada hataları saymaya gerek yok sayın dostlarım. Görünen o ki aynı hatalarda devam etmekte ısrarlılar.
Hal böyleyken İsrail denen tarihin ikinci Hitler toplaması vampirler hiç gözümüzün yaşına bakar mı?
Yaklaşık 400 gündür süren bu destansı savaşta ve mazlum Filistin ezilirken; Türkiye'den gemilerle İsrail'e silah ve çeşitli ürünlerin gitmesi sebebiyle, bir şekilde hatasını kapatmak için şimdiki iktidar partisi; esasında bu savaşı kendisinin verdiğini hatta neredeyse şeytan rejimin, Filistin'i değil de kendi ülkesini işgal edeceğini söyleyecek. Söyledi de!
Yakın dönemde kaybettikleri seçimde, halkımız iktidara "İsrail ile ticaret kes" demesine rağmen, daha da fenalaşarak ticaret hacmini yoğunlaştırdı!
Daha da ilginci bu ticarete fetva vermeyen ve de buna rağmen seçimlerde iktidara destek vermeyenlerin azab göreceği söylendi bazı bel'amlar tarafından!
Ne dehşetli bir kasaba buraları bir bilseniz! Mazlumlar yanıyor! Mazlumun dininden ve kanından olanlar ise zalimin daha fazla zulmü için fetva yayımlıyor!
Dikkat edin hani Ebûzer, Muaviye saray yaptı diye onu yerin dibine sokup haykırmıştı. Eğer o sırada Muaviye'nin kamuoyu baskısı korkusu olmasaydı Ebûzer'i oracıkta parçalara ayırırdı. Sadece o an böyle bir şeye girişmekten korkmuştu.
Şimdi siz yukarıdakilerini de topladığınızda boykotun veya İsrail'i kınamanın veya başka bir şeyin işe yarayacağını zannediyor musunuz?
Sessiz kalan Müslüman ülke iktidarları elbet bu yüksek ateş sizlere de dokunacak. Herkese Dokunacak. Allah, Suriye'de, savaştan kaçarken denizde boğulup karaya vuran mazlum bir bebek için dünyadan 3 yıl içerisinde kaos, savaş, hastalık vs. sebebiyle 40 milyon insan aldı. Olaylara dogmatik değil de bilimsel bakmak gerek. Buna kesinlikle katılıyorum fakat bunun başka izahı yok gibi görünüyor. Ashab-ı Uhdud mazlumlarından bugüne yanan kahredici tarih...
Boykot mu istiyorsunuz? Ya yüce bir grev ya büyük bir kıyam veya ses.
Hem İsrail'e kızsın hem ticaret devam etsin hem hükümetim eleştirilmesin hem eleştirenler vatan haini ilan edilsin hem de Gazze'ye yardım gitsin ve hem de boykot edilsin. Senin almadığın 1 yıllık ürünü ABD bir saatte zaten alıyor! Bu temaya kızan da var. Fakat şunu anlamalıyız: ülke ticaretinin %80'i batı ve İsrail menşeli olup ve de bakınız ki; nüfusun dindar, seküler, milliyetçi vs. kesimi olan esnaf dahi bunu rağbet edip almak zorunda kalıyor. Çünkü iktidar ve küçük idarelerdeki iktisadi yapı korelasyonu bunun kurumsal hiyerarşisine alternatif üretemediği gibi modern insanın bilgisel ve teknik ürün arzındaki yapısal modernizmine engel ol(a)mayarak bir çıkmaza girmiş durumda şimdilik. Bu nedenle boykotun işe yaramayacağını boykot yapanın ta kendisi de biliyor. Sorunun nereden kaynaklandığını biliyorsundur artık mazlum dostum?
Binlerce irili ufaklı birlikten uzak toplum mu Filistin için elini taşın altına koyacak?
Yukarıdaki sözünü ettiğimiz tarihteki ülkelerin devrimsel boykot örnekleri bir anda kendi kendine oluşmadı?
Onların Ghandileri, Hoze Rizalleri, Ayetullah Şirazileri, Bolivarları, Badisleri, Allende, Musaddık, el-Kassamları, King ve Lumumbaları vardı. Bizler de ise hangi lider veya önder; İsrail depolarına yürümek veya en azından şirketlerinin kapısını aşındırabilmiş durumda? Zerre yürek kalmadı maalesef. Önderlerimiz kurumlara girdi ve orada vefat ettiler. Allah rahmet eylemesin hiçbirine!
Peki, nasıl bitecek bu zulüm?
En başta Müslümanlar, 21. yüzyılda olduklarını bilerek yeni bir kafayla yeni bir akılla ortaya çıkıp, tepeden inmeci bütün zihniyetleri reddederek yeni bir hukuk ve yeni bir anlayışla fikir üretmeleri gerekiyor.
Kendinden başka herkesi şeytanlaştırmak veya hain ilan etmek işe yaramıyormuş; en azından son 25 yılda buna şahit olduk.
Müslüman, akıl ve bilim üretecek.
Müslüman, yeni para sistemlerinin merkezi olacak.
Müslüman, merkeziyetçi sistemleri öğrenecek.
Müslüman, dünya halklarını kendinden bilecek.
Müslüman, başka başka kitap ve fikirler okuyacak.
Müslüman, teknoloji ve ekonomide önde olacak.
Müslüman, akademik tarih öğrenecek ve zamanın ruhuna göre dini teoriler yenileyecek.
Müslüman, dil(ler) öğrenecek.
Müslüman, devrimci ahlakı öğrenecek.
Ve Müslüman: Allah'ın ona verdiği iktidar şansıyla; tarihin çöplüğünde ahlaksız bir faşist olmayı reddetmek için hareketlerine dikkat edecek!
Filistin..