Bismillah…
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde vezn ve mizan kelimelerini kullanmaktadır. Müslümanların ve müminlerin mizanlar vasıtasıyla inançlarının, amellerinin, ahlaklarının tartılacağını bildirmektedir. Elbette hemen aklımıza şuna benzer sorular gelmektedir: İnanç tartılabilir mi? Amel ve ahlakın terazisi var mıdır? Dolayısıyla inanç, amel, ahlak nasıl tartılacaktır?
İşte bundan dolayı bu tür sorulara bir ışık tutması için şimdi bu konuyla ilgili kısa bir araştırma yapacağız.
1-Vezn; tartı, tartı aleti, ölçme aleti, bir şeyi tartacak alettir.[1]
Vezn;kendisinde tartılan ve ölçülen şeydir. Dolayısıyla vezn terazi anlamına gelmektedir.
2- Mevzun; ölçülmüş, tartılmış, ağırlığı belirlenmiş olan şeydir. Örneğin terazinin bir kefesine konan şeker gibidir.
3-Mevazin, mizan kelimesinin çoğuludur.
Mizan; kendisi vasıtasıyla tartılan ve ölçülen şeydir.[2]Dolayısıyla mizan terazinin diğer kefesine konan ağırlık değeridir.
Miskal kelimesi gibi. Miskal; değerli madenlerin ve mücevherlerin tartılmasında kullanılan, bir buçuk dirhem değerinde eski bir ağırlık ölçüsü birimidir.
Mizan hem maddi ve hem manevi olabilir. Ancak insanların amelleri maddi değildir. Dolayısıyla özel bir mizan ve tartı ile ölçülecektir.
Nitekim Kur’an’a göre; müslamanların ve müminlerin yaptıkları iyilikler ve kötülükler kıyamet gününde özel bir mizan ile ölçülecek, iyilik yapanlar ödül alacak, kötülük yapanlar cezalandırılacaktır.
4- Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
وَ نَضَعُ الْمَوازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيامَةِ فَلا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئاً وَ إِنْ كانَ مِثْقالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنا بِها وَ كَفى بِنا حاسِبِينَ.[3]
Kıyamet günü için, adalet mizanlarını koyacağız. Hiçbir nefis, hiçbir şeyle, zulüm görmez. Hardal tanesi kadar bir ağırlık olsa, onu getireceğiz. Bizler hesapçılar olarak yeteriz.
5- Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
وَ الْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوازِينُهُ فَأُولئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ وَ مَنْ خَفَّتْ مَوازِينُهُ فَأُولئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ بِما كانُوا بِآياتِنا يَظْلِمُونَ.[4]
O gün tartı haktır. Kimin mizanları ağır gelirse, onlar kurtuluşa eren kişilerdir. Kimin mizanları da hafif gelirse, onlar ayetlerimize zulüm etmekte oldukları şeylerden dolayı, nefislerini hüsrana uğratan kişilerdir.
Kıyamet gününde tartı olacaktır. Bunda şek ve şüphe yoktur. Ancak bu dünyada bildiğimiz gibi bir tartı olmayacaktır. Çünkü insanın amelleri kilo ile tartılmaz. Bundan dolayı şu aşağıdaki konulara dikkat etmek gerekir.
Mizanın Mısdakları
Rivayetleri araştırdığımız zaman mizanın mısdaklarıyla ilgili çok şaşırtıcı bilgilere ulaşıyoruz. İşte mizanın mısdakları:
1- Peygamberler ve Vasileri.
İmam Cafer Sadık (sa) şöyle buyurmuştur:
Mizanlar; peygamberler, vasiler ve hesapsız bir şekilde cennete girecek olan kişilerdir.[5]
İnanan insanlar; peygamberler, vasiler, veliler ile mukayese edilecektir. Kim inanç, iman, amel, ahlak bakımından onlara daha çok benziyor ise kurtuluşa erecektir. Örneğin; bir Müslümancın inancını, imanını, amellerini ve ahlaklarını Peygamberimizin (saa) inancıyla, imanıyla, amelleriyle ve ahlaklarıyla mukayese yapacaklar. Ne kadar çok benziyorsa o kadar çok mükafat alacaktır. Ancak ne kadar çok benzemiyorsa o kadar çok ondan ve cennetten uzaklaşacaktır. Hiç benzemiyorsa ateşe atılacaktır.
2- Kur'an-ı Kerim.
İmam Zeynel Abidin (sa), bir duasında, Kur-an’ın özelliği hakkında, şöyle arz etmektedir.
(Allah’ım!) Sen, onu, dili haktan dönmeyen adalet mizanı karar kıldın.[6]
İnsanın inancı, ameli, ahlakı Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerle ölçülecektir. Kur’an’a uyanlar kurtuluşa erecekler, ancak uymayanlar hüsrana uğrayacaklardır.
3- Ehl-i Beyt.
Bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
Mizanlar, Müminlerin Emiri (Ali) ve onun soyundan gelen imamlardır.[7]
On iki imam, peygamberlerin varisleri oldukları için böyle bir makama sahiptirler. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’deki birçok ayette ve Peygamberimizin (saa) birçok hadisinde onlar ümmetin imamları olarak tanıtılmışlardır. Dolayısıyla herkes imanını, amelini, ahlakını onlara uygun bir hale getirmelidir. Aksi takdirde zarar görecektir.
4- Nefis.
Hz. Ali (sa), oğlu İmam Hasan’a (sa) şöyle buyurmaktadır:
Oğlum! Kendin ile başkası arasında nefsini tartı karar kıl. Kendin için sevdiğin şeyi başkası için de iste. Kendin için istemediğin şeyi başkası için de isteme.[8]
Belki buradaki nefsi “fıtrat veya vicdan” olarak anlayabiliriz. Çünkü her insanın nefsi, fıtratı ve vicdanı İslam yaratılışı üzere var edilmiştir. Dolayısıyla insan gündelik olayları bu pencereden değerlendirse hiçbir sorun kalmayacaktır. Örneğin; her insan kendisine adil davranılmasını, zulüm edilmemesini, güzel söz söylenmesini, sövülmemesini, saygı gösterilmesini, sevgi duyulmasını ister. Bu bakımdan kendi nefsini, vicdanını ve ruhunu tartı karar kılıp diğer insanlara o şekilde davranmalıdır.
5- Namaz.
Peygamberimiz (saa) şöyle buyurmuştur:
Namaz mizandır; kim ona vefalı olursa, vefasını tam olarak alır.[9]
Dolayısıyla insanlar yukarıda açıklanan mizanlarla mukayese edilecek ve dereceleri belli olacaktır. Kim onlara daha çok uygun şekilde yaşamış ise makamı da daha çok olacaktır. Kim de onlara uygun bir şekilde yaşamamış ise onlardan ve cennetten uzaklaşacaktır.
[1] El-Mevarid: 1652 (Sarı)
[2] El-Ayn: 7/386.
[3] Enbiya: 47.
[4] Araf 8-9.
[5] Tefsiri Numune: 6/92
[6] Sahife-yi Seccadiye: 272 (Tehrani)
[7] Bihar: 7/251
[8] Nehc-ul Belağa: 397
[9] Kafi: 3/266