Mantıklı bir insan hayatında karşılaşabileceği tehlikeler karşısında önlem alır ve o şekilde hayatını devam ettirir. Geleceğini sağlam temellere oturtmak içinde önlemler alır. Sağlık sigortası ve emeklilik gibi şeyler de bunlardandır. Çünkü insan ilerideki hayatında rahat bir ortamda yaşamak isteğindedir.

İnançlı bir insan bu dünya hayatının akabinde kendisini yeni ve sonsuz bir hayatın beklediğini bilmektedir. Bundan dolayı da sonsuza dek sürdüreceği bu hayatının güzel bir hayat olmasını ümit etmekte ve bunu kazanmak için de bu dünyayı değerlendirmektedir.

Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi dünya ahiret için bir tarla misalidir. Bu dünyada ne ekersek ahirette de o mahsulü alırız.

Bu dünya hayatında bizim kıyamette elimizden tutacak şeylere daha çok sarılmamız lazım. Birçok şey vardır ki ahirette bizi yalnız ve bir başımıza koymamaktadır hatta elimizden tutmaktadır. Namaz, ibadet, sadaka, zekât vb. gibi şeyler bu tür etkenlerdendir.

Hadislerimiz de insanın bedeninin kabre konulmasından sonra altı tane güzel yüzün onun yanına gelip onu berzahta yalnız bırakmayacaklarını zikretmektedir.

Namaz insanın sol tarafında, zekât ise sol tarafında duracaktır. Oruç onun tam karşısında hac ve umre arkasında olacaktır. Yapmış olduğu iyilikler ve infaklar ise ayak tarafında duracaktır. Bunların içerisinde en güzel ve önemlisi olan Ehl-i Beyt'in (a.s) velayeti ise tam başının üzerinde duracaktır.

Bunlar dünya hayatımızda yapmış olduğumuz amellerimizin meyvesidir ve berzahta yardımımıza koşacaklardır.

Bizler eğer berzahta elimizden tutacak olan bu altı nimetten faydalanmak istiyorsak, bu altı nimeti dünya hayatımızda bilmeli, uygulamalı ve hayatımıza amelen yansıtmalıyız.

Biz eğer bunları dünyada yapamazsak, geçip gidici olan bu dünyayı doğru bir şekilde değerlendirmezsek, berzahta da o altı nimetten faydalanamayacağız.

Dünyanın fani ve geçici olduğunu bir hadis bize şöyle açıklıyor:

Bir gün Hz. Resulullah (s.a.a), Hz. Cebrail'den kendisine nasihat etmesini istediler. Yani nasihat eden Allah'ın emin meleği Cebrail ve nasihati isteyen ise âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Resulullah (s.a.a).

Hz. Cebrail (a.s) şöyle dedi:

"Ey Muhammed! İstediğin gibi yaşa ama bil ki en sonunda öleceksin.

Kimi istersen sev ama bil ki bir gün ondan ayrılacaksın.

İstediğin şeyi yap ama bil ki ahirette karşılığını göreceksin."

Hz Peygamber'e (s.a.a) olan bu nasihatler aslında tüm insanlığa olan nasihatlerdir ve dünya hayatının geçici olduğunu ve insanın bu dünya hayatını ahiretteki sonsuz rahatlığı kazanmak için değerlendirmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

Öleceğini ve sonrasında da dünya hayatında yapmış olduğu tüm iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını alacağını bilen bir insanın bu hayatı daha iyi bir şekilde geçirmesi zorunludur.

Aksi takdirde kuranı Kerim'in buyurduğu gibi insan hem dünyasında ve hem de ahirette zarardan olabilir. Bu da bir insanın başına gelebilecek en ağır şey olacaktır.

Ey Rabbim! Elimizden tut ki biz senin rahmetine, şefkatine, merhametine muhtacız.

Amin.