İnsanlar hakkında kötü zanda bulunmak ve insanların hatalarını araştırmak dinimizin bize yasakladığı şeylerdir.

Emin olmadığımız bir konuda varsayımlara dayanarak fikirler yürütmek ve bunu kişilere nispet vermek en büyük günahlardan biridir.

Zaten birçok dostlukları, birçok evlilikleri bitiren en önemli sebeplerden biri de kötü zanda bulunmak değil midir?

Kötü zan güvensizliği doğurur, güvensizlik dostlukları ve birliktelikleri bitirir.

Samimi bir aile ilişkisinin en temel noktalarından bir tanesi karşılıklı güvendir.

Karşılıklı güvenin olmadığı bir ilişkide en güçlü bağ vesilesi olan sevgi de fayda etmeyecektir. Çünkü güvensizlik yavaş yavaş sevgiyi öldürür.

Hem aile içerisinde, hem de toplumsal ilişkilerimizde güven o ilişkinin devamı için en önemli etkendir.

Bunun için de İslam dini varsayımlarla asla hareket etmememizi, böyle bir düşünce olduğunda ise kendimizi kontrol etmemizi ve asla açığa çıkarmamamızı bizlerden istemektedir.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱجْتَنِبُوا۟ كَثِيرًا مِّنَ ٱلظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ ٱلظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا۟

"Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın." Hucurat/12

Bazen de kötü zanda bulunmak, varsayımlarla hareket etmek, insanı başkalarının hatalarını araştırmaya sürükler. Bir açığını yakalayıp yüzüne vurmak "Ben demiştim" demek ister. Bunun kendisi de ilişkileri bitiren en önemli sebeplerindendir. Karşılıklı saygı, bir ilişkinin en güçlü ve en temel noktalarındandır.

Zikrettiğimiz aynı ayeti kerimenin diğer bölümünde, insanların hatalarını araştırmaktan da Allah bizi menetmektedir.

وَلَا تَجَسَّسُوا۟

"Birbirinizin suçunu araştırmayın." Hucurat/12

Burada tabi ki insanın kendi nefsini kontrol etme meselesi ön plana çıkmaktadır. İnsan bir şeyden kesinlikle emin olmadığı sürece hüküm verme hakkına sahip değildir.

Hazreti Ali (a.s) bir hadisinde özetle şöyle buyurdu:

"Kardeşinin davranışını mümkün mertebede hayra yorumla. Sözünü kötüye yormak yerine ilk etapta hayra yor."[1]

Yani bizler hayatımızdaki ilişkilerde, insanlardan şüphe etmek yerine, her zaman için öncelikle hayra yormamız gerekmektedir. İşte bu da ilişkilerin korunmasını sağlar.

Tabii ki şu konuyu da asla unutmamak gerekir ki bizler insanlar hata yapmazlar, yanlış yapmazlar demiyoruz. Bir insanın hatası ve yanlışı görüldüğünde, emin olunduğunda gereken şey mutlaka yapılır ve yapılmalıdır. Bizim burada bahsettiğimiz konu varsayımlara dayanarak kötü zanda bulunmak konusudur.

Son olarak şu noktayı da hiçbir şekilde unutmamak gerekir ki; İslam dini bizlere kötü zanda bulunmayı yasakladığı gibi kişinin de kendisini kötü zan altında bırakmasını da yasaklamıştır.

Bazen insan hareketleriyle, sözleriyle, gittiği yerlerle kendisini kötü zan altında bırakabilir.

Bunun bilincinde olan insan, bundan da kaçınmalıdır. Çünkü insanlar, zanda bulunmayı, gıybet etmeyi, iftira etmeyi çok sevmektedirler.

Bir insanın bu dünyada en çok değer vermesi ve koruması gereken şeylerden biri de şahsi onuru, haysiyeti ve değeridir. Bunu zedeleyebilecek durumlardan ve ortamlardan kaçınmalıdır.

Hazreti Ali (a.s) buyurdu:

"Kötü yerlere gidip gelen kimse itham edilir. Kendisini itham altında bırakan kimse, kendisini itham edeni kınamamalıdır."[2]

Allah bizleri kötü zanda bulunmaktan kötü zan altında kalmaktan korusun inşaallah.

[1] Biharu’l Envar, C. 71, S. 187

[2] Biharu’l Envar, C. 75, S. 93