اِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
“Şüphesiz, biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.”[1]
İnsanoğlunun bir ölçü ve dengeye göre yaratıldığı gibi hayatın sağlıklı olarak devamı da bir ölçü ve denge üzerinedir.
Bizler okula ilk adım attığımızda öğretilen matematik derslerinde hep “öğreneceğiniz bu ders sizlere hayatınız boyunca hep lazım olacak” denirdi. Yaş ilerledikçe gerçekten de matematiğin her alanda bir ölçü olduğunu görüyor ve anlıyoruz. Çünkü üzerinde yaşadığımız bu dünya bile matematik denklemleriyle kurulmuş ölçülü ve dengeli bir yerdir. Basit bir örnek vermek gerekirse yaşamsal sıvı olan suyun bile bir denklem üzere oluştuğunu yani iki hidrojen ve bir oksijenden oluştuğunu görmekteyiz.
İçerisinde bulunduğumuz dünyadan tutun, var olduğumuz güneş sisteminde bile bu ahengi, dengeyi ve ölçüyü rahatlıkla fark edebiliriz. Dünyamızın güneşe olan yakınlığı, güneşin etrafında dönmesi ve bunların sonuncunda meydana gelen oluşumları örnek olarak verilebilir.
Fazla uzağa gitmeden âlem içerisinde âlem olan insanın kendisine bakıldığında bu eşsiz ölçü ve denge kendisine hayran bırakacak şekilde karşımıza çıkmaktadır. Hücrelerin sayısı, kandaki alyuvarlar ve akyuvarların miktarı, bedende bulunan kılcal ve ana damarlar, organların birbirleriyle olan ahengi ve dengesi gibi üzerine kitaplar yazılmasına rağmen hala tam olarak çözülemeyen yapısı incelendiğinde her şeyin ne kadar da bir ölçü üzerine yaratıldığını kolaylıkla derk edebiliriz.
“Her şeyi yaratmış ve ona belli bir ölçü vermiştir.”[2]
“Her şeyin hazineleri bizim yanımızdadır. Biz onu, sadece belirli bir ölçü ile indiririz.”[3]
Yine güncel yaşantımıza bakılacak olursa, biz insanlara ölçüler verilmiştir. Davranışlar, duygular, ilişkiler, alış/veriş yeme/içme, ibadet vb. konuların hepsine birtakım ölçüler beyan edilmiş ve her anlamda daha kaliteli yaşam için bu ölçülere uymamız emredilmiş bazen de tavsiye niteliğinde bizlere sunulmuştur.
“Yiyin, için, ama israf etmeyin (aşırı gitmeyin). Şüphesiz, Allah israf edenleri sevmez.”[4]
Sayısız nimete sahibiz ama bu nimetin çokluğunu istediğimiz şekilde ve boyutta harcama hakkına sahip değiliz. Var olduğumuz toplum ve düzenin devamlılığı ve sağlığı için bu gereklidir. Son dönemlerde sürekli gündemde olan konulardan biri obezite ya da bedensel hastalıkların birçoğunun kaynağı yeme/içmedeki ölçüsüzlüğün sonuçlarından biridir.
“Onlar, (fakirlere) harcarken ne savurganlık ederler ve ne de sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında orta bir yol tutarlar.”[5]
Toplumun hem psikolojik yapısının hem de insani duygularının daha sağlıklı olabilmesi için yardımlaşma ve dayanışma ruhuna sahip olması şarttır.
Her ibadetin hem dünyevi hem de uhrevi hem bedensel hem de ruhsal etkileri vardır. O ibadetlerden birisi de oruç tutmaktır. Hepimiz az çok orucun bedene ve kişiliğimize ve topluma nasıl faydalar sağladığını biliyoruz. Mübarek Ramazan ayının en belirgin özelliklerinden birisi de bu yardımlaşma ve dayanışma ruhunun daha da büyümesi ve gelişmesidir.
[1] Kamer / 49
[2] Furkan / 2
[3] Hicr / 21
[4] A’raf / 31
[5] Furkan / 67