.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
İbn-i Şeyh'in "el-Mecalis" adlı eserinde İmam Rıza'ya (a.s), onun da dedelerine dayanarak naklettiğine göre; İblis, Âdem Peygamber zamanından İsa Peygamber zamanına kadar gelen peygamberlerin yanına gelir, onlarla konuşur, sorular sorardı. Bu peygamberler içinde en çok Zekeriyya Peygamber'in oğlu Yahya Peygamber'in yanına gelip giderdi.
Bir gün Yahya Peygamber ona, "Ey Ebu Murre, senden bir dileğim var." dedi. İblis, "Sen, isteğini reddedemeyeceğim derecede yüce, değerli birisin. Ne istiyorsan söyle. Ben senin isteğine karşı koymam." karşılığını verdi. Yahya Peygamber, "Ey Ebu Murre, insanları avlamak için yararlandığın tuzaklarını ve oltalarını bana anlatmanı istiyorum." dedi. İblis, "Hay hay, seve seve." diyerek Yahya Peygamber'e ertesi gün için randevu verdi.
Ertesi gün sabah olunca Yahya Peygamber evinde oturup randevunun gelmesini beklemeye koyuldu. Kapıyı üzerine sımsıkı kilitledi. Bir de ne görsün! İblis, evinin bir pencere deliğinden, o farkında olmadan, içeri girmiş, karşısında duruyor. Yüzü maymun yüzü, vücudu domuz şeklinde idi. Gözlerinin, dişlerinin ve ağzının yarıkları uzunlamasına idi. Alt ve üst çene kemikleri yek pare idi. Çenesi ve sakalı yoktu. İkisi göğsünde ve ikisi omuz başlarında olmak üzere dört eli vardı. Topukları önden ve parmakları arkadan idi.
Üzerinde bir kaftanı vardı ve beline bir kuşak bağlamıştı. Kuşağında, kırmızıdan sarıya ve yeşile kadar bütün renklerde ipler asılı idi. Elinde büyük bir zil, başında yumurta biçiminde bir kalpak vardı. Kalpağın üzerinde kancaya benzer bir demir parçası asılı idi.
Yahya Peygamber İblis'i baştan aşağıya süzdükten sonra, "Belindeki bu kuşak nedir?" diye sordu. İblis, "Bu kuşak, Mecusîliktir; onu ben çıkardım ve onu onlara süslü gösterdim." dedi. Yahya Peygamber, "Kuşağındaki bu rengarenk çizgiler nedir?" diye sordu. İblis, "Bunlar, çeşitli kadın süsleridir. Kadın, çeşitli şekillerde süsler yapar. Sonunda o şekillerden biri, rengi ile uyuşur ve insanları onunla ayartır." dedi.
Yahya Peygamber, "Peki, elindeki bu zil nedir?" diye sordu. İblis, "Bu alet tambur, davul, dümbelek, ney ve zurna gibi bütün çalgı aletlerinin birleştirilmiş biçimidir. İnsanlar içki içmeye otururlar. Fakat ondan bir zevk almazlar. O sırada ben bu çalgı aletini çalmaya başlayarak aralarına dalarım. Çalgı sesini işitince coşarlar. Kimi dans eder, kimi parmaklarını çıtlatır ve kimi de elbiselerini yırtar." karşılığını verdi.
Yahya Peygamber (a.s), "Senin gözünü en çok aydınlatacak şey nedir?" diye sordu. İblis, "Kadınlardır. Onlar oltalarım ve tuzaklarımdır. Salihlerin bana yönelik bedduaları ve lânetleri yoğunlaşınca, kadınların yanına gider, onlarla gönlümü hoş ederim." dedi.
Yahya Peygamber, "Peki, başındaki yumurta biçimindeki bu kalpak nedir?" diye sordu. İblis, "Onunla müminlerin bedduasından korunurum." dedi.
Yahya Peygamber, "Kalpağın üzerindeki bu demir parçası nedir?" diye sordu. İblis, "Onunla salihlerin kalplerini karıştırırım." dedi.
Yahya Peygamber, "Benim üzerimde başarılı olduğun bir an var mı?" diye sordu. İblis, "Hayır, fakat bir huyun var ki, hoşuma gidiyor." karşılığını verdi. Yahya Peygamber, "Nedir o?" diye sordu. İblis, "Sen obur bir adamsın. İftar ettiğinde çok yiyor ve ağırlaşıyorsun. Bu yüzden bazı namazlarından ve gece ibadetlerinden geri kalıyorsun." karşılığını verdi.
Bunun üzerine Yahya Peygamber, "Allah'a ahdim olsun ki, bundan böyle yaşadıkça daha doymadan yemekten kalkacağım." dedi. İblis de, "Allah'a ahdim olsun ki, bundan böyle dünyada oldukça hiçbir Müslüman'a nasihat etmeyeceğim." dedi ve hemen Yahya Peygamber'in yanından ayrıldı ve ondan sonra bir daha yanına gelmedi.
- - - - - - - - -
[Bihar'ul-Envar, c.63, s.223-225, h: 70]