.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

 Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla

Fahr-i Kâinat Efendisi (saa) buyurmuştur:

“Kim Hasan ve Hüseyni severse beni sevmiştir, kim onlardan nefret ederse benden nefret etmiştir.”[1]

İmam Hasan’ın siyasetten anlamadığını veya onun şehvet peşinde koşan birisi olduğunu iddia edenler ya siyasetin tarifini yanlış yapıyor veyahut da Kur’an ve tarih bilgileri noksan kimselerdir. Bu nedenle önce siyasetin tarifi doğru yapılmalıdır;

İslam’ın siyaset düşüncesinde asıl hedef Allah’ın rızası, insanların dünya ve ahiret mutluluğunun temin edilmesidir. Hedef, şahsın sadece riyaset koltuğuna oturmasından ibaret değildir.

Hedefi yalnızca makam ve koltuk olan siyaset kavramında ise amaca ulaşmak için her yöntem mubah kabul edilir. Zulüm, katliam, insanları baskıyla sindirmek veya devlet hazinesinden rüşvet vererek kendi yanlarına çekmek siyasetin en önemli paydasını oluşturur.

İmam Hasan (as), hedefine ulaşmak için bu yöntemlerin hiçbirisine başvurmadı, zaten bunları yapacak karakterde biri olsaydı Cennet Gençlerinin Efendisi vasfıyla övülmezdi!

Onun dünyaya düşkün birisi olduğunu iddia edenler, “İslam ülkesinin halifeliğini ve bütün vergilerini Muaviye’ye vererek karşılığında Ahvaz vergilerini aldı” diyorlar! Dünya düşkünü birisi nasıl olur da koca bir devletin ordu, hazine ve iktidar gibi tüm erklerini elinde bulunduruyorken bunlardan vazgeçerek sadece bir bölgenin vergilerine razı olur?

1- Ateşkes Anlaşması

İmam Hasan (as) Muaviye ile neden siyasal bir anlaşma yaptı?

Hz. Ali (as) döneminde yaşanan iç savaşlarda İslam Ordusu, karşılarında Müslümanları gördüğü için, zaman zaman dağılıyor, disiplinlerini kaybediyordu. Bu sebeple disiplinli, güçlü, itaatkâr ve ahenkli bir ordudan bahsetmek oldukça zordur.

Hz. Hasan’ın (as) hilafet döneminde, ordusundaki askerler arasında çeşitli ihtilaflar ve gruplaşmalar baş göstermişti. Onlardan bazıları savaşmak istiyorlar, bazıları savaşın bitirilmesini ve anlaşma yapılmasını istiyorlardı. Bazıları da ortalığı karıştırıp her iki grubu anarşizme kaydırmak istiyorlardı.

2- İmam Hasan’ın Ordusu

a) Kendi Halis Şiaları;

Bu gruptaki insanlar sonuna kadar İmam’a bağlı kalmışlar, hiçbir zaman maddî mükâfat beklemeden haklı davasında Allah rızası için desteklerini sürdürmüşlerdir. Bunlar sadece birkaç kabileden ibaretti.

b) Fitne Peşindeki Ganimet Avcıları

Kûfeliler Muaviye’ye şöyle bir mektup yazmıştılar;

“Sen geldiğinde İmam Hasan’ı öldüreceğiz veya onu gizlice yakalayıp, el ve ayakları bağlı bir şekilde sana getireceğiz.”

Muaviye bu mektupları saklamış ve İmam Hasan (as) ile anlaşma yapacağı dönem mektupları İmam’a (as) göndererek Kûfeliler ile olan yazışmalardan onu haberdar etmişti.

c) Kararsızlar

d) Muaviye’ye Düşman Olan Kabileler

e) Hariciler;

Amaçları yalnızca Muaviye ile savaşmaktı ve İmam’a (as) hiçbir suretle bağlılıkları yoktu.

İmam Hasan’ın (as) ordusunun dağılmasının ana sebeplerinden biri, diğer askerlerle aynı maaşı alan ordu komutanı Ubeydullah bin Abbas’ın, Muaviye’nin devlet hazinesinden teklif ettiği binlerce altını kabul ederek saf değiştirmiş olmasıydı. Ve Ubeydullah çok sayıda askeri yanına alarak Muaviye’nin safına geçti.

İmam Hasan (as) devlet hazinesinin paylaştırılması noktasında babası İmam Ali’nin (as) yöntemini izliyordu. Ali’ye (as)Sıffin Savaşı’nda “Ya Ali! Sen de Muaviye gibi, devlet hazinesinden ileri gelenlere fazla miktarda vererek onları yanına çek. Savaşı önce kazanalım daha sonra sen yine adaletle ganimetleri dağıtırsın!” dediklerinde, İmam (as) “Bu mal benim kendi malım dahi olsa yine halk arasında eşit olarak dağıtırdım, kaldı ki bu halkın malıdır” diye buyurdu.[2]

İmam Hasan (as) askerlerinin kendisine ne kadar bağlı olduğunu denemek için şöyle bir konuşma yapmıştı;

“Benim sizin için düşündüğüm, sizin kendiniz için düşündüğünüzden daha hayırlıdır. Sakın benim sözümden ayrılmayın…”

İmam’ın sözleri bitince askerler birbirlerine dönerek “Siz bu sözlerden ne anlıyorsunuz?” dediler. Onlar da “Andolsun Allah’a bu adam barış yapmak istiyor! Bu adam babası gibi dinden çıkmıştır!” deyip İmam’ın çadırını yağmaladılar. Hatta seccadesini dahi altından çekip, omzundan abasını aldılar.

3- Müminlerin Maslahatını Gözetmek

İmam Hasan’ın (as) yaptığı ateşkes anlaşmasındaki bir diğer önemli etken de Müslümanların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanmasıydı. Zira İmam Hasan (as) yaptığı anlaşmayla ilgili şöyle buyuruyor:

“Dedem Resulullah’ın Mekke müşrikleri ile anlaştığı gibi (Hûdeybiye Anlaşması) ben de Muaviye ile sulh ettim. Mekkeliler Kur’an’ın açık ayetlerine göre kâfirdiler… Neden sulh ettiğimizi soranlara Hızır gemiyi delip çocuğu öldürdüğünde Musa ona gazaplanmış, ancak sebebini açıkladığında Musa razı olmuştu. Benim Muaviye ile olan sulhumda böyledir. Benim yaptığımın hikmetini anlayamayanlar cahilliğinden itiraz ediyorlar. Eğer sulh etmeseydim yeryüzünde bir tane taraftarımızı sağ koymayıp hepsini öldüreceklerdi.”[3]

Ve anlaşmanın şu maddesi İmam Hasan’ın (as) ne demek istediğini açıkça ortaya koyuyordu;

 …Ali taraftarlarının canına, malına ve namusuna dokunulmayacaktır.

Resulullah (saa) şartlar gerektirdiğinde Mekkeli müşriklerle anlaşma yapıyorsa, İmam Hasan’ın (as) İslam’ın hükümlerine zahirde riayet eden Muaviye ile anlaşma yapması çok doğal bir durumdur.

4- İman Hasan (as) Şehvet Düşkünü Değildi!

Ehlibeyt aleyhine sürdürülen kara propaganda Ehlibeyt İmamları’nın hayatlarında olduğu kadar şehadetlerinden sonra da devam etmiştir. Nitekim İmam Hasan’a (as) defalarca suikasta uğramış ve defalarca zehirlenmiştir. Şehit olduktan sonra da Emeviler ve Abbasiler, İmam’ın (as) şahsiyetini karalama kampanyaları başlatmıştı.

Bu karalama girişimlerinden biri de İmam Hasan’ın (as) (Haşa) şehvet düşkünü olduğu, sürekli evlenip boşandığı yalanıdır. Bu iddiayı ortaya atanlar ve naklettikleri rivayetler;

  • Ebu’l Hasan-i Medainî:

“Hasan bin. Ali çok evlilik yapardı, eşlerini saydıklarında rakam 70’e ulaşmıştı.”[4]

  • Ebu Talib el-Mekkî:

“İmam Hasan 250 veya 300 kadınla evlendi ve Hz. Ali onun bu yaptığından bıkmış bir halde, halka seslenerek “kimse oğlum Hasan’a kız vermesin, o çok boşayan biridir.” demiştir.”[5]

Bu hadisleri nakleden üç şahıs vardır bunlar;

* Ebu Talib el-Mekkî Muhammed bin Ali bin Atiyye (380 hk.)

* Muhammet bin Ömer Vakidi (250 hk.)

* Ebu’l Hasan-i Medainî Ali bin Muhammed bin Abdullah el-Basrî (225 hk.)

Yukarıdaki raviler sadece Şiî âlimler tarafından değil, Ehl-i Sünnet âlimlerince de güvenilir kabul edilmezler.

Her üç ravi de hadislerini senetsiz bir şekilde yazmışlardır. Sözlerinin bir kaynağı ve senedi olmayışının yanı sıra, çokları bu üç şahsı, zayıf olarak görmüş ve onları reddetmişlerdir.

Zehebî, İbn-i Cevzî, Eskelanî Ammad, Hanbelî, Razî, İbn-i Esir Cezeri, Zergeli, Allame Eminî, Seyyid Muhsin Emin Haşim Hüseynî[6] gibi rical âlimleri Ebu Talib el-Mekkî hakkında;

“O, asılsız hadisler naklediyordu ve ömrünün sonlarında deli oldu!” diye yazarlar.[7]

Yine Ebu’l Hasan-i Medainî hakkında; “O, Emevilerin uydurmalarını naklederdi.” diye yazmışlardır.[8]

İmam’ın (as) eş sayısının gelen rivayetlerde farklı oluşu da, bu sözün yalan olduğuna bir başka delildir. Zira bazıları 300 eşi olduğunu,[9] bazıları 200 eşi olduğunu,[10] bazıları 90 eşi olduğunu,[11] bazıları 70 eşi olduğunu[12] nakleder.

Lakin İmam’ın (as) çocuk ve eşleri hakkındaki tarih kitaplarındaki bilgiler bu rakamlarla uyuşmamaktadır. En fazla zikredilen çocuk sayısı 22 en az 12’dir. Eşlerinin isimlerini sayarken 13 isim nakledilmiştir ve bunlardan 4 tanesinin ismi değil sadece kabilelerinin ismi söylenmiştir.[13] Bazılarının yaşamları hakkında kısa da olsa bilgi verilmiş fakat geriye kalan eşlerinin sadece isimleri dışında başka hiçbir bilgi bulunmamaktadır.[14]

Boşanmak her ne kadar helal bir mesele olsa da İslam’da yerilen kötü amellerden birisidir.  Bir rivayette Allah Resulü’nün (saa) şöyle buyurduğu nakledilir;

Kur'an Diliyle Hz. Muhammed (saa) Kur'an Diliyle Hz. Muhammed (saa)

“Allah’ı en çok sinirlendiren helal, boşanmaktır.”[15]

Hal böyleyken İslam’ın gençlere olgu sunduğu Cennet Gençlerinin Efendisi İmam Hasan’ın (as) böyle bir işe kalkışması ne kadar doğru olabilir?

Son Söz;

İmam Hasan (as) yürüyerek 20 defa Hacca gitmiştir. Allah, Kuran-ı Kerim’de aralarında İmam Hasan’ın (as) da bulunduğu Ehlibeyt hakkında: “Kuşkusuz Allah, yalnızca siz Ehl-iBeyt’ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”[16] buyurmuştur. Yine “(Ey Peygamber!) de ki; tebliğime karşılık sizden yakınlarımı (Ehl-i Beytimi) sevmekten başka bir mükâfat istemem.”[17] diye buyurarak Ehl-i Beyt’in sevgisini insanlara farz kılmıştır. Ve yine Mübahale ayetinde[18] Peygamber Efendimiz’in (saa) çocuğu olarak adlandırdığı isim İmam Hasan’dır.

Tüm bu fazilet ve övgülerin odağında olan İmam Hasan’a (as) karşı her Müslüman’a görevi, Peygamber (saa) evladına hitaben ya güzel söz söylemesidir ya da söyleyecek güzel sözü yoksa susmasıdır!

 “Allah’ım! Ben Hasan’ı ve Hasan’ı seven herkesi seviyorum” [19]

                                                                                             Hz. Muhammed (saa)

Vesselam…


[1]İbn-iSa’d,vı, 360-362

[2]Nesr bin mezahimelmengeri yıl 212, Vakıatısıffın s300

[3]Şeyh sedukİleluşşerayi c1 s221

[4]Alemle meclisi biharul envarğ44 s173

[5]Menakıb ı ibnişehraşub c4 s 48 biharulenvar c44 s169

[6]Şemsuddinzehebi Muhammet bin Ahmet mizanuletidal c3 s655

İbnhicreskelani Ahmet bin ali lisanul mizan c4 s386

[7]Ellame meclisi Muhammet bakır biharulenvar c44 s169

[8] Maruf el hüseyni Haşim on iki imamın hayatı as c1 s622

[9]İbini şehri aşub Muhammet bin ali menakıbı ali ebutalib as c3 s196

Alemle meclisi Muhammet bakır beharulenvar c44 s  169

[10] Mukaddesi mutahhar bin Tahir elbida ve ettarih c5 s74

[11]Bilazeri Ahmet bin Yahya esbabul eşrafc3 s25

[12]İbni kesir demeşki İsmail bin ömer el bidaye ve el nihaye c8 s42

İbnabdurbirr Yusuf bin Abdullah el istiab fi el marifetulashab c1 s146

[13]Zemani Ahmet penhan s 338

[14]Hayatul imam hasan c2 s463-469 ö457

[15]Sunenebidavud c2 s632 h2178

[16]Ahzap 33

[17]Şura  23

[18] Al-i İmran 61

[19] El buhari El sahih El libas kitabı, babı sihab lil sibyan

Editör: Hasan Bedel