.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Yukarıdaki soruyu açıklamak, birkaç meseleyi dile getirmeye ve incelemeye bağlıdır ve bu konuları açıklamakla sorunun cevabına ulaşmayı arzu ediyoruz.
1. Hepimizin bildiği gibi dinî öğretilerimiz esasınca namaz, ameller arasında ilk ibadî fiildir; yani inanç usullerinden sonra dinin rükünleri olarak adlandırılan amel merhalesinde önemsenen ilk şey namazdır. Namaz, dinin temeli ve dayanağı diye tabir edilir. Aynı şekilde nakledildiği üzere eğer insanın namazı kabul edilirse, diğer amelleri de kabul edilir.[1] İbadet hükümlerinde namazın çok önemli bir konumu vardır ve onu hiçbir halde terk etmek caiz değildir. Sadece yükümlülüğün artık olmadığı baygınlık ve şuursuzluk gibi hallerde namaz kılınmaz. Namaz hak karşısında baş eğmek ve teslim olmaktır. Şeytan da bu zaviyeden darbe yemiştir; çünkü secde etme bağlamındaki ilahî buyruğun karşısında teslim olmamıştır.
2. Öte taraftan, Kur’ân ayetlerinin açıkça belirttiği üzere her kim zerre miktarınca iyi amel işlerse, onun karşılığını alacaktır ve aynı şekilde her ne kadar kötü ve çirkin amelde bulunursa da onun cezasını çekecektir. Apaçık olduğu üzere bu âyetler uyarınca, insan hesap gününde terazisinde eğer hayrın miktarı üstün gelecek olursa, namazsız olsa da kurtuluş ehli olmalıdır.
3. Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Sonra onu aşağıların aşağısına gönderdik. Ancak iman edip salih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır.”[2]
Bu âyette iyi ameller tabiri kullanılmıştır ve iyi amellerden birisi de namazdır. O halde insan diğer iyi amelleri işleyerek ödül alabilir.
4. İbadî amellerde kabulün ölçüsü niyettir. Yani insan, eğer namaz da dâhil olmak üzere en üstün ibadî ve insanî amelleri ilahî bir niyet taşımaksızın ve Allah’a yaklaşma kastı gütmeksizin yaparsa ve buları yaparken şirk koşarsa, bu ameller ilahî dergâhta kabul olmayacak ve onlar için herhangi bir sevap göz önünde bulundurulmayacaktır.
Bu girişten sonra şöyle söyleyebiliriz: Namaz, birçok bereketi barındırıp insanı Allah’a yakınlaştırır. Namaz, Allah’ı zikretmektir, verdiği nimetlere teşekkürdür. Bunlara rağmen namaz kılmayan bir insan, bu ilahî nimetlerden yoksundur ve bu üstünlüklerden faydalanamaz. Yüce Allah şirk de dâhil tüm günahları tövbeden sonra bağışlar. Bunlardan dolayı cennete girmenin kesin ölçüsü namazdır. Bunlara rağmen iyi amel işlemiş namaz kılmayan insanlar cehenneme girecek diye bir şey söylenemez. Burada belirtilmesi gereken husus şudur: Namaz, iki şeyden dolayı terk edilir:
a. İbadî amellerden biri sıfatıyla namazı inkâr etmek. Bu inkâr üzere terk, kesinlikle azap görmeye ve cehenneme girmeye neden teşkil eder.
b. Ama namazı terk etmek inkâr etmekten kaynaklanmıyorsa ve sadece önemsememek ve tembellikten kaynaklanıyorsa bu husus tartışılır bir meseledir.
[1] el-Kâfi, c. 2, s. 268, Daru’l-Kutubi’l-İslâmiye, Tahran, şemsi 1365.
[2] Tin, 5 ve 6.