Şarkıcı Sezen Aksu, sosyal medyada “Şahane Bir Şey Yaşamak” isimli parçasının sözleri ile son birkaç gündür gündem oldu. YouTube’da ilk olarak 2017 yılında yayınlanan şarkıdaki “Binmişiz bir alâmate, gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Âdem’e” ifadeleri birileri tarafından çok eleştirildi, birileri tarafından ise savunuldu. Acaba bu sözü nasıl değerlendirmek gerekir?
Bize göre açıkça görüldüğü gibi Sezen Aksu, Hz. Âdem’e (a) cahil sıfatını kullanmıştır. Yani Hz. Âdem’in (a) cahil bir insan olduğunu nitelendirmiştir. Böyle bir ifadeyi şöyle yorumlamak mümkündür:
1. Sezen Aksu tarafından “Cahil” kavramını gelişi güzel söylenmiş bir söz olabilir. Yani Hz. Âdem cennette yaşamaktaydı, her şey bedavaydı, rahattı, hiçbir zorluk ve sıkıntı yoktu. Ancak bir cahillik yani yanlışlık yaparak oradan atıldı. Dünyaya geldi ve burada sıkıntılı, zahmetli, meşakkatli bir yaşam sürmek zorunda kıldı. Onun çocukları olarak insanlar da aynı zahmetli ve meşakkatli hayatı yaşamak zorunda kalmışlardır. Ancak şu bilinmelidir ki Allah Teâla Hz. Âdem’i Kur’an’ın hiçbir yerinde “Cahil” olarak nitelendirmemiş; tam tersine “Allah’ın halifesi, âlim, bilgin, meleklerin öğretmeni ve secdegâhı,[1] Allah’ın seçkin kulu[2]” diye sıfatlandırmıştır. Dolayısıyla Sezen Aksu’nun sözü Allah’ın ifadeleriyle çelişmektedir, bu nedenle tevbe etmesi gerekir.
2. Cahil yani günahkâr olarak söylenmiş bir söz olabilir. Ancak Hz. Âdem’i günahkâr olarak nitelendirmek mümkün değildir. Çünkü peygamberler masum ve günahsızdırlar. Hz. Âdem de peygamber olduğuna göre o da masum ve günahsızdır. Hz. Âdem’in isyanı, Emr-i Mevlevî’ye isyan değil, Emr-i İrşadî’ye isyandır.
Emr-i Mevlevî’ye isyanda, peygamberler, kendilerine vahiy edilen dinle ilgili bir konuya isyan etmekten ve muhalefette bulunmaktan masumdurlar. Bir taraftan dini alırken hata yapmazlar, diğer taraftan onu korurken unutmazlar ve tahrif etmezler, diğer taraftan da sözlü olarak insanlara ulaştırırken ve tebliğ ederken kendilerine vahiy edilen hakkın dışında bir şey söylemezler. Onların fiilleri sözlerine de karşı değildir. Onlar ne küçük ne de büyük günah işlerler. Çünkü tebliğ olarak fiil de söz gibidir.
Ancak Emr-i İrşadî’ye muhalefet etmek anlamındaki isyana gelince; kendisine emredilen kişiyi, yalnızca en doğru yolu seçmekle hayırlardan bir hayır ve menfaatlerden bir menfaat elde etmeye davet eder. Nitekim bir danışman ve bir nasihatçi de bir şeyi emreder veya yasaklar. Ancak ona itaat etmek ve isyan etmek, ismet konusunun dışındadır.[3] Hz. Âdem’in isyanı da Emr-i Mevlevî’ye isyan değil, Emr-i İrşadî’ye isyandı. Bu yüzden günah işlememiştir. Ancak ağaçtan yediği için kendisini zahmetin ve meşakkatin içine sürüklemiş oldu.[4]
3. Cahil sıfatı Hz. Âdem hakkında bilerek söylenmiş bir söz olabilir. Yani Hz. Âdem’in cahil, bilgisiz, kaba, görgüsüz, eğitimsiz biri olduğuna inanmış ve söylemiş olabilir. Bu durumda ise çok büyük bir günah işlemiş olacaktır. Çünkü Hz. Âdem’in kalbini kırmış ve ona saygısızlık etmiş olmaktadır. Bir kimse bir peygamberin kalbini kırdığı ve saygısızlık ettiği zaman ise Allah’ın azabını ve gazabını hak etmektedir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
اِنَّ الَّذٖينَ يُؤْذُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً مُهٖيناً.
“Allah’ı ve Resulünü inciten kişiler vardır. Allah dünyada da ahirette de onlara lanet etmiştir. Onlar için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.”[5]
Allah Teala’yı incitmek olanaksızdır, çünkü O cisim değildir. Dolayısıyla geriye peygamber kalmaktadır ve kim Allah’ın peygamberini incitirse aslında Allah’ı incitmiş gibi olmaktadır. Dolayısıyla Allah’a düşmanlık etmiş olmaktadır.
Allah’ın peygamberini inciten bir kimsenin cezası bu dünyada başlamaktadır. Anlaşılan o ki Sezen Aksu Hz. Âdem’i incitmiştir. Bu yüzden gündem oldu ve bu şekilde üzerine gidilmektedir.
Bir peygamberi küçümseyen bir kimse hem bu dünyada aşağılanır hem de ahirette. Elbette ahiretteki aşağılanma daha korkunç olacaktır. Dolayısıyla bizim Sezen Aksu’ya olan tavsiyemiz bir an evvel kalben tevbe etmektir. Eğer tevbe ederse ve yanlış bir ifade kullandığını kamuoyuyla paylaşırsa Allah’ın katında sevileceği[6] için herkes tarafından saygıyla karşılanacaktır.
[1] Bakara 30-33.
[2] Al-i İmran 33.
[3] Tabâtabâî, el-Mîzân, 14/222.
[4] Tâhâ 20/117-121.
[5] Ahzab 57.
[6] Bakara 222 (Allah tevbe edenleri sever).