.
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
.
Atalar ne demiş? Taşıma suyla değirmen dönmez, hele onunla kuyu hiç olmaz. Yahudiler için bir devletin varlığı şarttır deyip Avrupa’dan ve 4 kıtadan taşıma nüfusla Batı Asya’nın kalbinde bir kanser tümörü ekildi, bu vesileyle birçok ülke özellikle Avrupa ülkeleri içindeki tehlikeli ve zararlı unsurlardan temizlenip paklanmış oldular. Bunun bir benzer örneğinde de Ermenistan’ı İslam topraklarının göbeğinde kurmadılar mı? Maalesef Osmanlı’nın da içinde bulunduğu zamanın birkaç büyük devleti toplanıp içindeki Ermeni nüfusundan kurtulmak için Azerbaycan topraklarında Erivan ve çevresini altın tepside Ermenilere sunup göz yummadılar mı?
Dolayısıyla İsrail gibi bir devletin emperyal kurucuları ve bu gayri meşru Siyonist devleti temizlik amacı ile kullanan devletler onun yıkılmasını, yenilmesini ister mi? İçlerindeki baş belaları ve çıbanbaşı Yahudilerin geri dönüşüne razı olurlar mı? Asla olmazlar. Böylece Batılı ülkelerin neden bu denli katil İsrail arkasında kenetlenip desteklediklerini anlamak çok ta zor olmasa gerek. Bunları anladığımız gün Filistin sorunu için iki değil üç değil sadece tek çözüm yolu bulunduğunu anlamış olacağız, o da “Savaşla geldiler savaş ile gidecekler” çözümü. Masada çözüm, diplomasi ile çözüm, itidal ve barış çağrısı ile çözüm aramak zaman kaybından başka bir şey olmadığı apaçık ortadadır. 75 yıldır İsrail emellerine parça parça ulaştı. Diplomasi ve masaya oturmaya harcanan 75 yıl yeter artık. İsrail’in kendi yöntemi ve anladığı dil ile konuşulmalı, yani güç ile konuşulması lazım.
Bunun için Aksa Tufanı operasyonu bir milattır, bir başlangıçtır.
Bu operasyon normalleşme furyası ile heveslenip sonuca gitmeye çalıştığı bir dönemde düşmanın kafasına balyoz gibi inmiştir.
Bu operasyon İsrail’in gücünün abartılıp göklere çıkarıldığı bir dönemde çok zayıf ve kırılgan bir yapısının olduğunu kanıtlamıştır.
Bu operasyon Batılı ülkelerin ve batılı medeniyetin, insan hakları ve özgürlük yıldızı parlatıldığı bir dönemde maskesini düşürmüş, ne kadar vahşetten yana olduklarını ve insanlığın onların gözünde hayvandan daha aşağı olduğunu göstermiştir.
Körle yatan şaşı kalkar demiş atalar. Ahlaksız Batılılar ile ittifaklar kurup çıkar dostlukları kuranlar Kudüs ve Filistin gerçeğini anlayamazlar. Gelin Filistinliler ve direnişçiler ile oturup kalkalım ki Kudüs’ün özgürlüğüne inanalım, davasına sahip çıkalım.
Burada sizleri Filistin geçeklerinin bir kısmını gözler önüne seren aşağıdaki açıklamalar ile baş başa bırakıyorum;
Kassam Tugaylarının kurucu liderlerinden birisi "Aksa Tufanı" ve Gazze'nin mevcut durumu hakkında yaptığı önemli ve umut dolu açıklamaları:
1- Deniliyor ki: “Eğer Aksa Tufanı operasyonu olmasaydı İsrail bu katliama girişmeyecekti ” Bu konuda şunu söyleyebiliriz ki yıllarca halkımız tecrübe etmiş ve biliyorlar; şu ana kadar İsrail’in gerçekleştirdiği saldırı ve cinayetlerin tümü saldırının bizden taraf olmadığı zamanlarda yapılmıştır. Örneğin 1948 yılında Filistin tarafından hiçbir saldırı olmadan İsrail 5000 kişi öldürmüş ve 2 milyon insanı yerinden yurdundan etmiştir. Bu yüzdendir ki halkımız kaç saat daha hayatta olacağını bilmemesine rağmen, Aksa Tufanı operasyonunu desteklemektedirler.
2- Bugün Gazze halkının duyguları, Avrupa halkının ikinci Dünya Savaşından sonra çok büyük bir yıkıma uğramasına rağmen Hitler’i yenmiş olmanın verdiği zafer duygusu ve galibiyet onurunun aynısıdır.
3- Bu gurur ve zafer duygusu sadece Gazze‘de değil bütün Filistin topraklarında Batı Şeria’yı ve Filistinlilerin yaşadığı bütün kampları kapsamaktadır.
4- Lübnan Hizbullah’ını, Irak’taki Haşdi Şabi’yi ve İran’la gönül bağı olan bütün direniş gruplarını kapsayan direniş cephesi, tümüyle şu anda mücadele meydanında bulunmaktalar ve bu Siyonist rejimin bütün askeri hesaplarını altüst etmektedir.
5- Hamas’ın şu an hazır kıta 40 bin savaşçısının yanı sıra 60 bin yedek askeri gücü bulunmaktadır. Hamas’ın yanında iki Filistin cihat örgütü daha Gazze’de bu savaşımıza destek vermektedirler.
6- Gazze’de düşmanın kara harekâtı başlarsa bütün dünya Hamas’ın nasıl bir karşı harekâta girişeceğini gördüklerinde şaşıracaklar. Hamas hem kara hem hava hem deniz yoluyla harekâtını gerçekleştirecek güce sahiptir.
7- Aksa Tufanının ilk saatlerinde Siyonist rejimin 30 yüksek rütbeli komutanı esir düştü. Bu operasyonun önemli kazanımlarından birisi de ilk saatlerde mücahitlerin kontrolüne geçen askeri karargâhlarda ele geçirilen önemli ve gizli askeri dosyalar, belgeler ve bilgilerdir.
8- Gazze‘deki evlerin çoğu güneş panelleri ile elektrik sağlamakta ve zorunlu ihtiyaçlarını bu şekilde karşılamaktadırlar.
9- Gazze’de iki ana su kaynağı bulunmaktadır. Biri Kudüs’ten döşenen su borularıdır. Diğeri ise kuyular su pompalar yardımıyla yeraltı su kaynaklarından elde edilmektedir. Şu anda İsrail’den gelen sular kesildiği için yeraltı sularından yararlanılmaktadır.
10- Mevcut durum ve şartlar bu şekilde devam etse bile biz en az bir yıl direnmeye ve mücadeleye devam edebilecek güçteyiz inşallah.
11- Savaşın ilk günlerinde Gazze’nin güney tarafında yakınları bulunan Gazze halkından bir kısmı oralara gitmelerine rağmen İsrail tarafından zorunlu göç ettirme olayını duyduklarında hemen kuzey Gazze’ye geri dönerek bombalar altında bulunmayı, ülkelerini terk etmeye tercih ettiler.
12- Gazze halkı ile Hamas arasını ayırmak asla mümkün değildir. Esasen Gazze halkının hepsi kendilerini Hamas’ın bir üyesi olarak görmektedir ve gerektiğinde Hamas’ın yanında İsrail ordusuyla savaşacaklarından kimsenin şüphesi olmasın.
13- Gazze halkı öyle gurur verici bir hareket gerçekleştir ki Batı Asya’da hiçbir askeri güç şu ana kadar işgalcilere karşı öyle bir hareketi gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştır.
14- Sık sık İsrail’in savunma olarak kullandığı Demir Kubbeden bahsedilmektedir, 7 Ekim’den bugüne kadar işgal topraklarının en az 4.000 noktası Hamas’ın füzeleri ve roketleri ile hedef alınmıştır. Bunlardan en fazla %20’si Demir Kubbe engeline takılmıştır.
15- Bu operasyonda İsrail’in 10 bin askeri gücünü Gazze Şeridi’nden uzaklaştırmayı başardık.
16- Bu operasyonun asli hedefi düşmanın ve bizim göze aldığımız kayıplara rağmen Siyonistlerin ve Siyonist yerleşimcilerin korkuya kapılmalarını sağlamak ve işgal topraklarında rahat bir şekilde yaşayamayacaklarını onlara göstermekti. Bu süreç, topraklarımızın işgalden tamamen kurtulacağı güne kadar devam edecektir.
17- Bizim İran İslam Cumhuriyeti‘nden savaşa doğrudan katılması gibi bir beklentimiz yoktur. İslam Cumhuriyeti bizim müttefikimizdir ve eğer biz bugün İsrail’e karşı böyle bir operasyonu gerçekleştirebiliyorsak bunu İran’dan aldığımız askeri lojistik, eğitimler ve donanımlara borçluyuz.
18- Bizim derdimiz sadece toprak değil veya sadece kendi ülkemizi kurtarmak değil. Bizim meselemiz İslam ve Müslümanların izzeti, onuru ve şerefidir. Gazze halkının seçtiği yol dönüşü olmayan bir yoldur. Biz şerefle yaşamayı seçmiş bulunmaktayız.