.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

 

 Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla

Ayet-i kerimede Yüce Mevla şöyle buyuruyor:

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz...”1

Bir hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor:

“Nasıl bir uzvu rahatsızlandığında bedenin diğer uzuvları uykusuzluk ve ateş ile onun için çırpınırsa, müminleri de birbirine karşı merhamet, muhabbet ve şefkat gösterme hususunda böyle bir beden bütünlüğü içerisinde görürsün.”2

İslam dünyasının çeşitli yerlerinden yüreklerimizi dağlayan haberler gelmeye devam ediyor. İslam dünyası olarak yine her türlü parçalanmışlığın girdabında boğuluyoruz. Bir yandan harici saldırı ve tehditlere maruz kalırken diğer yandan da kendi içimizde bitmez tükenmez mücadelelerin yol açtığı kan, gözyaşı, feryat ve iniltilerle sarsılmaktayız. Dünyalık sevdası, güç ve iktidar tutkusu, kardeşi kardeşe kırdırmaktadır. Oysa bir insanın katlini bütün insanlığın katli sayan3 bir dinin mensuplarının şiddet, çatışma, öldürme ve katliam hadiseleriyle anılması ne kadar da üzüntü vericidir.

Dünyanın pek çok yerinde masum insanlara yönelik zalim saldırılarda,  her gün onlarca insan ölmekte, kalplerimizdeki yangın dağlar gibi yükselmekte, kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden kardeşlerimize yapılan zulümler yüreğimizi dağlamaktadır. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla yaş, zihin ve gönül dünyamızı param parça etmektedir.

Müslüman ümitsizlik denizinde boğulmaz ve de boğulmamalıdır. Bütün bu olumsuz ve üzücü durumlar elbette geçecektir. Yeter ki, aramızdaki birlik ruhunu ayakta tutarak mazluma, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim. Unutmayalım ki, zulme sessiz kalmak Müslüman ahlakıyla asla bağdaşmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a.a), böyle hareket edenleri şu hadis-i şerifleriyle uyarmıştır:

“Zulme yardımcı olan kimse, kuşkusuz Allah’ın gazabına uğrar.”4 

 

“İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”5

 

Bizlere düşen görev zalimin yanında değil her daim mazlumun ve mağdurun tarafında olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.a), “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez.”6 buyurmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme sessiz kalmak, mazluma, masuma el uzatmamak, bu nebevi öğretiden mahrum kalmaktır. Bize düşen, yaşanan bu olaylar karşısında mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını bilerek elimizden geldiğince maddi ve manevi destek olmaktır. 

Mazlum ve mağdurların, yetimlerin ve öksüzlerin, yurtsuz ve yuvasız masumların hürmetine bizler Rabbimize el açıp diyoruz ki; Rabbimiz! Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca yaşayanlardan ve insanlığı yaşatanlardan eyle. Rabbimiz! Âlem-i İslam’ı gözü dönmüşlerden, terör örgütlerinden, içine düştüğü fitnelerden, mezhebi tefrikalardan, cehaletten, kan ve gözyaşından kurtar. Bizlere birbirimize emanet olduğumuzu hatırlatarak, yeniden aziz bir ümmet olmayı nasip eyle.

- - - - - - - - - - -

1.        Al-i İmran 3/103.

2.        Buharî, Edep, 27.

3.        Maide, 5/32.

4.        Ebû Dâvûd, Kadâ, 14.

Hz. Muhammed'in Vefatındaki Şüpheler Hz. Muhammed'in Vefatındaki Şüpheler

5.        AGE, Melâhim, 17.

6.        Müslim, Birr ve Sıla 32.

Editör: Hasan Bedel