Üşenmedim araştırdım; Ehla-Der resmi internet sitesi içerisinde 14849 haber, makale ve ilmi doküman bulunmakta. Bunlar içerisinde Diyanet İşleri’yle ilgili ona yakın haber metni olmasına rağmen Iğdır’daki iftiralarla dolu rapora kınama dışında bir tanesi bile aleyhte cümle dahi barındırmamaktadır. Diğer yazılar da geneli vahdet eksenli paylaşımlardan ibarettir.

Bu kısa açıklamadan sonra Mübarek Ramazan-ı Şerif’in gönül ve ruhlarımızda bırakacağı tatlı ve manevî duyguları yapmış oldukları çirkeflik ile karartan ve inançlarını kendi öz vatanlarında rahatça yaşamak isteyen ama bu sinsi plan ile kalpleri bir kez daha kırılan Şiiler adına 'Diyanet İşleri’ne hakkımı helal etmiyorum!' diyerek cümlelerime başlamak isterim.

Şu gerçek bu birkaç ay içerisinde çokça yazıldı ve çizildi; 85 bin cami, 20 bine yakın idare, Kur’an kursu, yurt vb. gayrimenkulü ve 100 bine yakın çalışanı ile hala ve hala doyamayan Diyanet İşleri’nin tahmini iki-iki buçuk milyon Şia’nın 250 camisinde gözü olması ne de büyük bir ayıptır.

Ülke genelinde 1400 civarında kilise ile taş çatlasa 200 bin Hristiyan’ın yaşadığı bu topraklar üzerinde nüfusumuza oranla camilerimizin sayısının azlığı zaten bizi yeterince üzerken bu huzur kaçıran hamleler yiğitliğe hiç de yaraşmayan davranışlardır.

Diyanet İşleri Başkanı’nın veya yardımcılarının bu yaşanan talihsiz ve usulsüz atamadan hiç mi haberi yok!? Elbette ki var! O müessese içerisinde başkanın emri ve haberi olmadan yaprağın dahi kımıldamayacağı malumdur. Eğer ki yarın çıkıp da ‘haberimiz yoktu!’ derseler ya yalan söylüyorlardır ya da bugüne kadar Fetullah Terör Örgütü elemanlarını en çok içinde barındırmış olan Diyanet’in henüz istifra edemeyip midesini temizleyemediğinin açık bir delilidir bu.

Vatanına yük olmadan yaşayan bu insanların kendi inançları doğrultusunda hareket etmesi neden sizleri bu denli rahatsız etmekte?

Pendik Ehl-i Beyt Camiî’nin duvarları üzerine hakkedilmiş ay ve yıldızı ne olarak algılıyorsunuz? Yoksa şâz da olsa ‘Vatan sevgisi imandandır.’ sözünü benimsediğimiz için mi bize kin duymaktasınız? Bu yaptığınızın kin ve garezden gayrı bir açıklaması yoktur zaten.

Merhum İmam Humeynî’nin Bursa’da kaleme aldığı Tahriru’l Vesile adlı eseri içerisinde din âlimlerinin İslamî ya da Gayr-i İslamî devletlerin kurmuş olduğu dini müesseselerde görev alamayacağı izah edilmiştir ve nitekim bu içtihadî yorumun ardından şu derin manalar içeren cümleyi eklemiştir:

“Çünkü bu işte, İslam dini için korkulması gereken büyük bir fesat vardır!”

Ne de haklıymış İmam. Sizin bu art niyetli müdahaleniz toplum içerisinde büyük bir fesada yol açmıştır ama şunu da iyi bilmeniz gerekir ki; yaptığınız bu iş Allah katında Müstecap olamayacağı gibi emelinize de ulaşamayacaksınız.

Öte yandan toplum içerisinde huzuru bozan ve fitne yaratan müftüyü başta din âlimleri olmak üzere tüm bilinçli Müslümanların dava etmesini, bundan sonra vahdet ve kardeşliği baltalayan kimselerin de cezasız kalmamasını temenni ediyoruz.

Merhum Mehmet Akif’in buyurduğu şu sözler ile itmam-ı kelam ediyorum:

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!